MİRAS HUKUKUNA İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR NELERDİR?

Miras Nedir?

Miras kavramı ile bir kimsenin ölümü ile mirasçılara geçen özel hukuk ilişkilerinin tümü ifade edilir.

Mirasçı Kime Denir?

Vefat eden kişinin bıraktığı miras üzerinde hak sahibi olan kişilere mirasçı denir.

Tereke Nedir?

Tereke, mirasbırakanın ölümü ile mirasçılara geçen özel hukuk ilişkileridir. Mirasbırakanın şahsına bağlı ilişkiler ise ölümle sona ereceğinden tereke kapsamında değerlendirilmemektedir.

Ölüme Bağlı Tasarruf Nedir?

Mirasbırakanın ölümünden sonra yerine getirilmesini istediği şeylere ölüme bağlı tasarruf denilmektedir. Bunlara örnek olarak vasiyetnameler ve miras sözleşmeleri verilmektedir

Miras Ortaklığı Nedir?

Miras ortaklığı mirasın mirasçılara geçmesiyle birlikte başlar ve mirasın paylaşılmasına kadar devam eder. Miras ortaklığı terekede bulunan bütün hak ve borçları kapsar. Yani mirasçılar sadece haklara değil, aynı zamanda borçlara da ortaktır, dolayısıyla borçlardan da sorumludur.

Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Miras Ortaklığı Kimlerden Oluşur?

Miras ortaklığı yasal ve atanmış mirasçılardan oluşmaktadır. Mirası reddedenler, mirastan çıkarılanlar, mirastan feragat edenler ve mirastan yoksun bulunanlar miras ortaklığında yer almaz. Bu nedenle bu kişiler terekede yer alan hak ve borçlara sahip değildir.

Miras Ortaklığı Ne Zaman Sona Erer?

Miras ortaklığı, mirasın tamamen paylaşılması veya elbirliği mülkiyetin paylı mülkiyete dönüşmesi ile sona erer.

MİRAS HUKUKU NEDİR?

Kişinin ölümü veya gaipliği halinde, ölen kişinin malvarlığının kimlere ve nasıl paylaştırılacağını düzenleyen hukuk dalına miras hukuku denir. Miras hukukunda mal paylaşımı miras sahibinin ölümünün gerçekleşmesi sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle miras sahibinin ölüm durumu gerçekleşmeden hukuka göre yasal mirasçılar varis sıfatı taşımadığından herhangi bir şekilde miras hakkından bahsedilemez.

MİRAS HUKUKUNDA KAÇ TÜR MİRASÇI VARDIR?

Kanunda yasal ve atanmış olmak üzere iki tür mirasçı bulunur. Yasal mirasçılık, kişinin ölümünde miras hakkı talep edebilen alt ve üst soy bağlarını belirler. Diğer bir mirasçı ise atanmış mirasçılardır. Ayrıca atanmış mirasçılar, mirası bırakan kişinin kendi isteğiyle mirasın belli bir yüzdesini bir kişiye bırakabilir. Ya da tamamının herhangi bir kuruma aktarılmasını vasiyet etmiş olabilir.

Yasal Mirasçı

Yasal mirasçılık; vefat eden kişinin yani mirası bırakan kişinin iradesine bağlı olmayan ve ölümü üzerine doğrudan kanundan kaynaklanan bir miras hukuku pozisyonudur. Bu durum Medeni Kanun’un 495-501 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre yasal mirasçılar, mirası bırakan kişinin

Kan Hısımları (Altsoy, Ana ve Baba, Büyük Ana ve Büyük Baba, Evlilik Dışı Hısımlar)
Sağ Kalan Eş
Evlatlık
Devlet
Atanmış Mirasçı

Atanmış mirasçı ise, miras bırakanın yani vefat eden kişinin kendi özgür iradesiyle mirasının bir kısmını ya da tamamını belirli bir kişiye bırakmasıyla mirasçı kabul edilen kişidir. Bunun yanı sıra mirasta mal paylaşımı yapılırken, kanunen belirlenmiş bir zümre sistemi işin içine dahil olur. Mal paylaşımı da bu zümre sisteminde yer alan basamaklara göre yapılmaktadır.

MİRASÇI ATAMASI NASIL YAPILIR?

Eğer mirasbırakan, mirasının tamamının ya da bir kısmının bir ya da birden çok kişi tarafından alınmasına ilişkin ölüme bağlı bir tasarruf olarak vasiyet ya da miras sözleşmesi yapmışsa, mirasçı atanmış sayılacaktır.

Kimler Mirasçı Olacak Atanabilirler?

Bu hususta bir sınır bulunmamaktadır. Mirasbırakan, gerçek ya da tüzel kişiyi, yasal mirasçısını, yasal mirasçısı olmayanı, akrabasını, akrabası olmayanı, vb mirasçı olarak atayabilir.

MİRAS SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Miras sözleşmesi miras bırakan kişi ile karşı taraf arasında yapılmaktadır. İki taraflı gerçekleşen bir hukuki süreçtir. Mirasa bağlı olan bir işlem olduğu için borç doğurmamaktadır. Sözleşme sayesinde kişi miras bırakanın ölümünden sonra hak elde eder. Miras sözleşmesi olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Olumlu Miras Sözleşmesi

Olumlu miras sözleşmesi mirasçıya ya da üçüncü kişiye yükümlülük yüklemektedir. Ayrıca mirasın paylaştırılmasına yönelik hükümler de içermektedir. Bu sözleşmeye göre;

Mirasçı
Yedek mirasçı
Art mirasçı
Ön mirasçı atanabilmektedir.
Olumsuz Miras Sözleşmesi

Olumsuz miras sözleşmesi, miras bırakan ve mirasçı arasında gerçekleşmektedir. Karşılıksız ya da karşılık sağlanarak feragat edilebilir. Karşılık sağlanarak yapılıyorsa aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için sonuç çıkar. Feragat sözleşmesi belli bir kişi için yapılmadıysa en yakın ortak kökünün altsoyu baz alınır. Bu kişinin mirasçı olmaması halinde yine feragat hükümden düşer.

VASİYETNAME

Bireylerin ölüme bağlı tasarrufta bulunarak hayattayken, ölümlerinden sonra mal varlıklarının kime, ne şekilde kalacağını belli koşullarda düzenleme imkanı bulunmaktadır. Bunu yapabilecekleri ölüme bağlı tasarruflardan biri de vasiyetname düzenleme yoludur. Vasiyetname, miras bırakanın son istek ve arzularını dile getirdiği, olan mal varlığının dağıtılması konusundaki isteklerini belirttiği yazılı veya sözlü beyanlardır. Yani bir kişi, kendi ölümünden sonra kendisine ait olan malvarlığı üzerinde dilediği kişi veya kişilere dağıtılması konusunda isteklerini belirttiği sözlü veya yazılı beyanda bulunduğunda vasiyetname düzenlenmiş olacaktır.

Sözlü Vasiyetname

Olağanüstü durumlarda verilmesi şartı vardır. Bunun için mirasçının iki tanığa sözlü vasiyette bulunması gerekir. Sözlü vasiyet bu tanıklar tarafından yazıya çevrilerek sulh hâkimine teslim edilir. Tanıkların okuryazar olması şartı vardır.

El Yazılı Vasiyetname

Miras bırakanın kendi el yazısıyla yazdığı vasiyettir. Mahkemeye sunulma zorunluluğu olmamakla birlikte baştan sona el yazısı ile yazılması ve yazıya tarih atılması şartı aranır. Bu iki şarttan biri eksikse vasiyet geçersiz hale gelir.

Resmi Vasiyetname

Miras bırakanın okuma yazma bilip bilmemesine göre iki şekilde yapılır. Okuma yazma biliyorsa hazırladığı resmi vasiyetname noter veya sulh hukuk hâkimliğine onaylama işlemi tarihi belirtilerek sunulur ve onay alınır. Onayın ardından resmi vasiyet iki tanık huzurunda okunur ve tanıkların imzası alınarak geçerli hale getirilir.

Miras bırakan okuma yazma bilmiyorsa; taleplerini vasiyet memuruna bildirir. Bu doğrultuda memur bir vasiyetname hazırlar ve tanıkların huzurunda miras bırakana okur. Miras bırakan onaylayınca memur ve tanıklar imzalar ve vasiyetname geçerli hale gelmiş olur.

MİRASTA MAL PAYLAŞIMI NASIL YAPILIR?

Derece sistemi nedeniyle mal paylaşımına birinci dereceden başlanır. Birinci derece mirasçılar yoksa sırasıyla ikinci ve üçüncü derece mirasçılar arasında paylaşım yapılır. Miras bırakanın eşi her dereceyle birlikte belli oranlarda miras hakkına sahiptir. Medeni hukuk sisteminde üç tane zümre kabul edilmiştir. Üç dereceli zümre sistemi şu şekildedir:

Birinci Derece Yasal Mirasçılar

Miras bırakanın ölümü üzerine birinci derece mirasçıları onun altsoyudur. Altsoy, miras bırakanın çocukları, torunları ve bunlardan doğanların tamamını kapsar. Murisin çocukları zümre başı olarak kabul edilir. Çocuklar eşit şekilde mirasçılık hakkına sahiptir. Çocukların miras bırakandan önce ölmüş olması halinde ölen çocuğun miras payı aynı şekilde halefiyet yoluyla kendi mirasçılarına geçer.

İkinci Derece Mirasçılar

Murisin ölümü üzerine ikinci derecede miras hakkına sahip olan mirasçılar, miras bırakanın ana ve babasıdır. Anne-babanın mirasçı olabilmesi için ilk derecede hiç mirasçı kalmamış olması gerekir. İkinci derecede mirasçı olan ana ve baba eşit miras paylarına sahiptir. Eğer miras bırakanın ana ve babası kendisinden önce ölmüş ise bu durumda bunların altsoyları halefiyet yoluyla mirasçılık hakkına sahip olacaktır. Yani aslında burada miras bırakanın kardeşleri mirasçı konumuna geçecektir.

Üçüncü Derece Mirasçılar

Murisin ölümü üzerine üçüncü derece mirasçılar murisin büyükanne ve büyükbabasıdır. Ancak bunların mirasçı olabilmeleri için birinci derecede ve ikinci derecede mirasçı olmaması, yani miras bırakanın altsoyunun, ana ve babası ile onların alt soyunun miras bırakandan önce ölmüş olması gerekir.

SAKLI PAYLI MİRASÇILAR VE SAKLI PAY ORANLARI

Türk hukukunda miras bırakanın vasiyetname veya ölüme bağlı tasarrufla istediği gibi devirler yapmasının önüne geçilmiştir. Miras üzerinde miras bırakanın bazı akrabalarının salkı payı bulunur.

Saklı paylı mirasçılar, mirasçının geride kalan eş ve çocukları, torunları, anne ve babasıdır. Saklı paylı mirasçılar ve saklı pay oranları şöyledir;

Altsoy için saklı pay oranı, yasal miras payının yarısı,

Ana ve babadan her biri için saklı pay oranı, yasal miras payının dörtte biri,

Sağ kalan eş için saklı pay oranı, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçüdür.

TEREKENİN (MİRASIN) TESPİTİ NASIL YAPILIR?

Tereke, vefat eden bir kişinin bıraktığı mirasın bütün maddi unsurlarına verilen isimdir. Yani daha açık bir ifadeyle kalan mirasın ( ev, araba, arsa, nakit para ) toplamına tereke denir. Bazı durumlarda miras bırakanın geride bıraktığı mal varlığının bulunup bulunmadığı bilinmez. Bu durumda tereke tespit davası açılabilir. Tereke tespit davası ile miras bırakan adına kayıtlı taşınmazlar, motorlu araçlar, hisse senetleri ve benzeri finansal yatırımlarının olup olmadığı öğrenilebilir. Tereke tespit davası miras bırakan hayatta iken açılamaz. Ölümünde sonra açılan bu dava için herhangi bir hak düşürücü süre veya zaman aşımı süresi bulunmaz. Mirasçılardan her biri tek başına tereke tespit davası açabilir. Bu davayı açmak için tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri gerekmemektedir.

TEREKEYE TEMSİLCİ ATAMASI NEDİR?

Türk Borçlar Kanunu 640. maddeye göre; Mirasbırakanın birden çok mirasçısı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana gelmesi ve bu ortaklığın yönetimi için bir temsilcinin atanması anlamına gelir. Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile, mirası bir bütün olarak kazanırlar. Mirasçıların terekeye elbirliğiyle sahip olması sonucunda mirasçılar sözleşme veya kanundan doğan temsil veya yönetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla terekeye ait tüm haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.

Mirasçılar terekenin ortak idaresi konusunda anlaşamıyorlarsa terekenin temsili zorunludur. Kural olarak mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilirler ve sağlanan korumadan da mirasçıların tümü yararlanır.

MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA NEDİR?

Saklı paylı mirasçılar, miras bırakan kişi veya yakınlarına yönelik ağır bir suç işlerse ya da aile üyelerine karşı aile hukuku kaynaklı ödevlerini yerine getirmez ise mirasçılıktan çıkarılabilir.

Saklı paylı mirasçı mirastan çıkarılması durumunda hem mirastan pay alamaz hem de tenkis davası açamaz. Mirastan çıkarılan saklı paylı mirasçının payı ise alt soyu (çocuk-torun) varsa onlara geçer. Yoksa diğer mirasçılara eşit oranda paylaştırılır. Mirastan çıkarma sebebi açıkça belirtilmezse çıkarma işlemi geçersiz olur.

TENKİS DAVASI NEDİR?

Miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve miras bırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan bir davadır. Tenkis davası miras hukukunda miras bırakanın ölümü halinde açılabilen bir davadır. Muris sağ iken bu davanın açılması mümkün değildir. Tenkis davası, miras bırakanın bazı mirasçılar aleyhine mirastan mal kaçırma işlemlerine karşı oldukça etkili bir hukuk davasıdır.

REDDİ MİRAS NEDİR?

Miras bırakanın terekesinin borca batık olmasından kaynaklı olarak ya da mirasçının mirası istememesi koşulunda, miras reddedilebilir. Miras hukuku kapsamı, buradaki seçim hakkını mirasçıya bırakmıştır. Fakat bu durumu belli başlı koşullara bağlamıştır. Buradaki en önemli etken, zamanaşımı süresi olmaktadır. Mirasın reddedilebilmesi için, 3 aylık bir zaman aşımı süresi belirlenir. Bu süre miras bırakanın ölüm gününden itibaren başlar ve 3 ay sonrasında ise sona erer. Buradaki zamanaşımı süresi hak düşürücü süredir.

Mirasçı, miras bırakanın ölümünü daha sonradan öğrenmişse eğer, ölüm tarihi zamanaşımı süresinin başlangıç süresi olmaz. Buradaki zamanaşımı başlama süresi, mirasçının ölümü öğrendiği gün olarak kabul edilir.

MİRAS PAYLAŞIMINDA YETKİLİ VE GÖREVLİ MAHKEME

Madde 576- Miras, malvarlığının tamamı için mirasbırakanın yerleşim yerinde açılır. Mirasbırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür.

Mal paylaşımı konusundaki uyuşmazlıklarda görevli ve yetkili mahkeme ölen kişinin son yerleşim yerinin bağlı bulunduğu yargı çevresindeki Sulh hukuk mahkemesidir. Mirasçılardan herhangi biri veya tümü bu davayı murisin son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde açabilmektedir.

MİRAS AVUKATI NASIL BULUNUR?

Miras Avukatı, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların çözümü konusunda müvekkiline gerekli tüm hukuki desteği verir. Söz konusu uyuşmazlık çerçevesinde avukatın görevi, vekilliğini yaptığı kişinin hak kayıplarına uğramaması için dosya kapsamındaki gerekli çalışmaları yürütmek ve davalardan olumlu sonuç alınması doğrultusunda hareket etmektedir.

Miras hukuku avukatına nasıl vekaletname verebilirim?

Miras hukukunu ilgilendiren uyuşmazlıklarda davayı avukat ile takip etme zorunluluğu bulunmamaktadır. Fakat miras davalarının takibi teknik bilgi ve tecrübe gerektirdiğinden, hak kayıplarının önüne geçilmesi için uzman bir miras hukuku avukatı ile çalışmanız önemlidir. İş hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklarda noterde düzenlenecek vekaletname genel dava vekaletnamesidir.

AVUKAT VEKALET ÜCRETİ NE KADARDIR?

Avukat vekalet ücreti, hakkınızda yürütülecek işlem ve dava üzerinden belirlenmektedir. Bilindiği üzere her yıl Türkiye Barolar Briliği tarafından hazırlanan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi” yasalaşarak yürürlüğe girer. Miras hukuku kapsamında görülen davalarda avukat vekalet ücreti, bu tarifede belirtilen ücretin altında bir tutar olarak belirlenemez. Dolayısıyla miras hukuku avukatı vekalet ücreti her zaman sabit ve kesin değildir. Bununla birlikte Baro tarafından belirtilen asgari ücret tarifesinin üzerinde bir avukatlık ücreti belirlenmesi mümkün olabilir.